İş hayatının en temel haklarından biri olan fazla çalışma ücreti, emeğinizin karşılığını tam olarak almanızı sağlar. Ancak bu hakkı talep ederken dikkat edilmesi gereken en önemli hukuki konulardan biri, fazla çalışma ücreti zamanaşımı süresidir. Belirlenen yasal süreler içinde talep edilmeyen fazla mesai alacakları, hukuken talep edilemez hale gelebilir. Bu makalede, fazla çalışma ücreti alacağında zamanaşımı sürelerinin nasıl işlediğini, kısmi dava ve belirsiz alacak davası gibi farklı dava türlerinde sürecin nasıl değiştiğini ve hak kaybı yaşamamanız için bilmeniz gereken kritik detayları ele alacağız. Amacımız, bu karmaşık hukuki süreci anlaşılır bir dille açıklayarak haklarınızı korumanıza yardımcı olmaktır.
Fazla Çalışma Alacağı Ne Zaman Talep Edilebilir?
Çoğu çalışanın yanılgıya düştüğü bir konu, fazla çalışma ücretini talep etmek için iş sözleşmesinin sona ermesini bekleme zorunluluğu olduğu düşüncesidir. Oysa hukuk sistemimize göre, fazla çalışma ücreti alacağı, çalışmanın yapıldığı anda doğar ve muaccel hale gelir. Yani, bu alacağınızı talep etmek için işten ayrılmayı veya işveren tarafından işten çıkarılmayı beklemenize gerek yoktur. İş ilişkiniz devam ederken de fazla mesai alacaklarınız için yasal yollara başvurabilirsiniz. Bu durum, zamanaşımı süresinin başlangıcı açısından da büyük önem taşır, çünkü süre iş sözleşmesinin feshini beklemeden işlemeye başlar.
Fazla Çalışma Ücretinde Zamanaşımı Süresi ve Def’i
İş Kanunu’na göre fazla çalışma ücreti, beş yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir. Bu, dava açtığınız tarihten geriye doğru son beş yıl içinde kalan fazla çalışma alacaklarınızı talep edebileceğiniz anlamına gelir. Beş yıldan daha eski olan alacaklar ise zamanaşımına uğrar. Ancak burada kritik bir nokta vardır: zamanaşımı, mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınmaz. Davalı işverenin, cevap dilekçesinde usulüne uygun bir şekilde “zamanaşımı def’i” ileri sürmesi gerekir. Eğer işveren bu savunmayı yapmazsa, beş yıldan eski alacaklar da mahkemece hüküm altına alınır. İşverenin temerrüde düşürülmüş olması, yani kendisine bir ihtarname gönderilmiş olması zamanaşımı süresini kesen bir durum değildir. Zamanaşımını kesen temel usulü işlem, dava açılmasıdır.
Yargıtay, süresinde verilmeyen cevap dilekçesinin ıslah edilerek zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceğine dair önemli kararlar vermiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 2017 tarihli bir kararı, davacı tarafın itirazı ile karşılaşan ve bu nedenle hiç verilmemiş sayılan bir cevap dilekçesinin ıslah edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) döneminde, süresi geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def’ine davacının sessiz kalması, bu defin kabul edildiği anlamına gelmez. Artık bu tür bir savunmanın geçerli olabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekmektedir.
Kısmi Dava ve Islah Durumunda Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı
İşçilik alacağı davaları genellikle düşük bir miktar üzerinden kısmi dava olarak açılır ve bilirkişi raporu sonrası ıslah yoluyla talep artırılır. İşte fazla çalışma ücreti zamanaşımı açısından en karmaşık durumlar bu noktada ortaya çıkar. Kısmi davada, zamanaşımı yalnızca dava dilekçesinde talep edilen kısım için kesilir. Dava devam ederken ıslah yoluyla talep artırıldığında, davalı işverenin artırılan bu yeni kısım için de iki haftalık süre içinde açıkça zamanaşımı def’ini ileri sürmesi gerekir. Önceki savunmaları tekrar ettiğini belirtmesi yeterli değildir.
Peki, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def’i nasıl değerlendirilir? Bu noktada Yargıtay’ın geliştirdiği bir hesaplama yöntemi devreye girer. Mahkeme, ıslah tarihinden geriye doğru beş yıllık süreyi hesaplar. Bu beş yılın dışında kalan ve zamanaşımına uğrayan alacak miktarı belirlenir. Eğer zamanaşımına uğrayan bu miktar, davanın başında talep edilen ilk tutardan daha az ise, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def’i sonuca etki etmez.
Örneğin, bir davada ilk olarak 2.000 TL fazla çalışma ücreti talep edildiğini ve bilirkişinin dava tarihinden geriye doğru beş yıl için toplam 40.000 TL alacak hesapladığını varsayalım. Davacı, bakiye 38.000 TL‘yi ıslah ile talep ettiğinde ve davalı bu ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduğunda, mahkeme ıslah tarihinden geriye doğru beş yıllık hesaplama yapar. Bu yeni hesaplamada zamanaşımına uğrayan kısım (yani ıslah tarihinden beş yıldan daha eski olan alacaklar) 1.500 TL ise, bu rakam ilk talep olan 2.000 TL‘nin altında kaldığı için zamanaşımı def’i sonuçsuz kalır ve mahkeme toplam 40.000 TL‘ye hükmeder. Ancak, eğer ıslah tarihine göre zamanaşımına uğrayan kısım 12.000 TL olarak hesaplanırsa, bu miktar toplam alacaktan düşülür. Bu durumda hak kazanılabilecek toplam fazla çalışma ücreti 28.000 TL (40.000 TL – 12.000 TL) olarak belirlenir ve mahkeme bu tutara karar verir.
Belirsiz Alacak Davası ve Zamanaşımı İlişkisi
Kısmi davadan farklı olarak belirsiz alacak davası, dava açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımını keser. Bu dava türünde, alacak miktarının yargılama sırasında belirlenmesi esastır. Bu nedenle, dava dilekçesine karşı usulüne uygun olarak ileri sürülen zamanaşımı def’i, dava tarihinden geriye doğru beş yıl öncesinde kalan alacaklar için sonuç doğurur. Ancak yargılama sırasında alacak miktarı netleştikten sonra yapılan talep artırımına karşı yeniden zamanaşımı def’i ileri sürülmesi sonuca etki etmeyecektir. Çünkü zamanaşımı zaten davanın en başında tüm alacak için kesilmiştir. Bu özellik, belirsiz alacak davasını fazla çalışma ücreti zamanaşımı riskine karşı daha korunaklı bir seçenek haline getirmektedir.
Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı Sonuç
Görüldüğü üzere, fazla çalışma ücreti alacağının talep edilmesi süreci, zamanaşımı kuralları nedeniyle oldukça teknik ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Kısmi dava ile belirsiz alacak davası arasındaki farklar, ıslah durumunda zamanaşımı definin yeniden ileri sürülmesi zorunluluğu ve Yargıtay’ın bu konudaki detaylı hesaplama yöntemleri, hak kaybı yaşamamak için profesyonel hukuki destek almanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Sürecin en başından doğru strateji ile yönetilmesi, emeğinizin karşılığı olan alacağınıza tam olarak kavuşmanızı sağlar. Bu nedenle, hak kaybı yaşamamak için bir İş Hukuku Avukatı İstanbul bölgesinde destek almak kritik öneme sahiptir. Sürecin doğru yönetilmesi ve haklarınızın tam olarak korunması için alanında uzman bir İş Hukuku Avukatı İstanbul ile çalışmanız tavsiye edilir.
Fazla Çalışma Ücreti Zamanaşımı Sık Sorulan Sorular
İşimden ayrılmadan fazla mesai ücreti davası açabilir miyim?
Evet, açabilirsiniz. Fazla çalışma ücreti alacağı, iş sözleşmesi devam ederken de talep edilebilir. Zamanaşımı süresi de işten ayrılmayı beklemeden işlemeye başlar.
İşverene ihtarname göndermek zamanaşımını durdurur mu?
Hayır. İşvereni temerrüde düşüren ihtarname veya benzeri bildirimler, İş Kanunu kapsamındaki fazla çalışma ücreti alacaklarında zamanaşımı süresini kesmez veya durdurmaz. Zamanaşımını kesen temel hukuki eylem dava açmaktır.
Kısmi davada 1.000 TL istedim, bilirkişi 50.000 TL hesapladı. Islah yaptığımda 5 yıldan eski alacaklarım yanar mı?
Bu durum, ıslah tarihinden geriye doğru beş yıllık hesaplamaya bağlıdır. Eğer ıslah tarihine göre zamanaşımına uğrayan alacak miktarınız, ilk talep ettiğiniz 1.000 TL’den daha az ise hak kaybı yaşamazsınız. Ancak bu tutardan fazla ise, aşan kısım zamanaşımı nedeniyle kesintiye uğrayabilir. Bu nedenle davanın bir avukat tarafından yönetilmesi kritik öneme sahiptir.
İşverenim davaya hiç cevap vermedi, daha sonra zamanaşımı savunması yapabilir mi?
Süresi içinde cevap dilekçesi vermeyen işverenin, daha sonra zamanaşımı def’ini ileri sürmesi HMK kurallarına göre ancak sizin açık muvafakatiniz ile mümkündür. Yargıtay, süresinde verilmeyen ve itiraza uğrayan bir cevap dilekçesinin ıslah yoluyla bile düzeltilip bu defin ileri sürülemeyeceğini kabul etmektedir.